Gece rüzgarı şanının şarkısını söylesin, Deva!
Tüm yaşamımı öğrenime adadım. Yükselişimden önce bile kitaplarımın arkasına gizlenmekten çok hoşlanırdım. Ama artık bunu yapmakla vaktimi boşa harcayıp harcamadığımı düşünüyorum.
Ne kadar okursam okuyayım, bunların hiç biri gerçek yaşamımla ilgili değil.
Okumaktan başka hiçbir şey yapmıyorum ... Sanki bir şeyi ilk elden öğrenmenin aynısıymış gibi. Dünyaya dair her şeyi bildiğimi sanırdım, oysa gerçekte tek bildiğim boş sözler. Nasıl bu kadar kibirli olabildim?
Bir kadın bana mekanik bir dokuma tezgahının nasıl çalıştığını sordu. Ben de kitaplarımda dokuma tezgahlarına dair ne yazıyorsa, hepsini aktardım. Mekiğin ve iplik gergisinin nasıl çalıştığını, bu arada eterin gücünün nasıl dokunduğunu anlattım ...
Ama kadının cevabı benim için büyük bir darbe oldu. Bana dedi ki: "Dokumacılıktan bu kadar anladığını hiç bilmezdim, Excelin! Bu durumda bana da bir elbise dikebilirsin!"
Kadının niyeti iyiydi tabii, fakat sonuçta yüzüme bir tokat gibi indi. Sana Pandemonium'un en meşhur sanatçılarının isimlerini sayabilirim, renklerin nasıl üretildiğini açıklayabilirim, ancak bu güne dek elime bir kez olsun bir fırça almış değilim! Ben inanılmaz bir dolandırıcıyım!